22 Kasım 2012 Perşembe

SALİHLİ SEMPOZYUMU NİSAN AYINDA YAPILACAK


 Salihli Kaymakamlığı ve Salihli Belediyesi'nin organize ettiği "Salihli Sempozyumu" 26-27 Nisan 2013 tarihlerinde Salihli'de düzenlenecek.
         Salihli'de 26-27 Nisan 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek, Salihli Kaymakamlığı ve Salihli Belediyesi'nin organize ettiği "Salihli Sempozyumu"nun ilk gün konusu "Salihli'nin Tarihi ve Edebiyatı" olarak belirlendi. İlk gün sempozyum açılışı, bildiri sunumu yapılacak, ikinci gün bildiri sunumlarına devam edilecek ve bildirilerden sonra Salihli ve çevresindeki tarihi, turistik yerlere gezi düzenlenecek.

         "Krallardan Efelere" sloganı ile gerçekleştirilecek olan Salihli Sempozyumu'nun Tarih temasında Eskiçağ'da, Ortaçağ'da , Yeni ve Yakınçağ'da, Milli Mücadele Döneminde, Cumhuriyet Döneminde Salihli ve Salihli'nin Tarihi Coğrafyası konuları, Edebiyat temasında ise Salihli Yöresi Ağız, Şive ve Dil Özellikleri, Edebiyat, Şiir, Halk Bilimi, Halk Oyunları ve Salihlili Önemli Kişiler  konularında bir çok bilim insanı tarafından bildiriler sunulacak. Düzenleme Kurulu Doç. Dr. Nurettin Gülmez, Yrd. Doç. Dr. Cengizçakaloğlu, Yrd. Doç. Dr. Nejdet Bilgi, Avukat Teoman Ergül, Mehmet Bilgi ve Servet Alper Erdoğmuş'dan oluşan Salihli Sempozyumu'nun Bilim Kurulu'nda ise Prof. Dr. Enver Konukçu, Prof. Dr. Nadir Özkuyumcu, Prof. Dr. Ayşe İlker, Prof. Dr. Meryem Kırımlı, Prof. Dr. Kenan Erdoğan, Prof. Dr. Şadan Gökovalı, Prof. Dr. Şenol Çelik, Doç. Dr. Nurettin Gülmez, Doç. Dr. Sabri Alanyalı, Yrd. Doç. Dr. Cengiz Çakaloğlu, Yrd. Doç. Dr. Nejdet Bilgi, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demir, Yrd. Doç. Dr. Hraun Ürer yer aldı. Sempozyum takvimi kapsamında bildiri özetlerinin 15 Ocak 2013 tarihine kadar kabul edileceği açıklanırken, kabul edilen bildirilerin özetlerinin 30 Ocak 2013 tareihinde kamuoyuna duyurulacağı, bildiri tam metinlerinin 25 Mart 2013 tarihine kadar kabul edileceği, sempozyum programının 5 Nisan 2013 günü ilan edileceği ve 26 - 27 Nisan 2013 tarihlerinde de Salihli Sempozyumu'nun gerçekleştirileceği belirtildi.

20 Kasım 2012 Salı

SALİHLİ İSTANBUL TURİZMCİLERİNE TANITILDI

Salihli Turizm Derneği SATURDER Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Uçar, Salihli Hotel Lidya sponsorluğunda, İstanbul'da Salihli ve çevresinin turistik değerlerini tanıttı.
Mustafa Uçar ve Naim Güleryüz

SATURDER Başkanı Mustafa Uçar ve Hotel Lidya Sardes'in Müdürü Alper Uzan geçen hafta başında İstanbul'a giderek Salihli'nin turizm potansiyeli ve değerleri hakkında bazı gazete ve Tur Acentalarını bilgilendirdiler.
Araştırmacı Yazar Mustafa Uçar, geçtiğimiz salı günü, Yahudi cemaatine Sardes Sinegogu ve önemini anlatmak üzere Araştırmacı Yazar Naim Güleryüz ile bir araya geldi. Bir saati aşkın bir süre karşılıklı görüş alışverişinde bulundular. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Uçar konu ile ilgili şunları söyledi:
"İnanç Turizmi açısından Hıristiyanlar için İncil'de adı geçen 7 kiliseden biri Sardes'tir ve bu  konu hemen herkes tarafından bilinir. Ancak Yahudiler açısından da  Sardes'in  önemli bir İnanç Turizmi merkezi olduğunu bilmezler. Oysa Sardes Yahudiler açısından da önemli bir İnanç turizmi merkezidir. Özellikle Yahudiliğin Seferad kolu Sardes'de doğmuştur ve buradaki cemaat 617 yılından sonra İspanya'ya göçmüş daha sonra 1492 yılında, İspanyol katoliklerinin Müslümanlara ve Yahudilere yaptıkları baskı sonucu tekrar Osmanlı ülkesine dönmüşlerdir, bu açıdan Seferad Yahudileri Sardeslidir ve burası onlar için çok önemlidir.
Sardes,Seferad Sinagogu 
Ayrıca Sardes, Gymnasium alanı içinde kalıntıları bulunan Sinagog, Kudüs'deki Süleyman ,Babil'deki Babil Sinagogundan sonra dünya yüzünde   inşaa edilen üçüncü Sinagog olma özelliğini taşıdığından da tüm Yahudi cemaati açısından önemlidir.
 Burada değerli araştırmacı yazar Naim Güleryüz ile yaptığım görüşmede kendilerine konu ile ilgili tarihsel belgelerden ve dökümanlardan örnekler sundum. Sonuçta cemaatin Sardes'de bir Sinagogun olduğunu ama bu kadar önemli bir yer olup olmadığı konusunun bilinmediklerini gördüm. Naim bey konu ile ilgiledi ve kendisinin aldığı bilgilerden etkilendiğini en kısa sürede Salihli'ye gelerek birlikte araştırmalar yapmamız gerektiğini söyledi."
Araştırmacı yazar Mustafa Uçar İstanbul ziyareti hakkında şunları ekledi:
"Bu arada haftalık çıkan Yahudi cemaatine ait Şalom Gazetesini de ziyaret ettik,aynı konuları editör Eti Hanımefendi ile de görüştük. Önümüzdeki sayılarında kendilerine anlattığımız konuyu haber olarak işleyeceklerini dile getirdiler.Ayrıca Cemaatin tur operatörleri ile anlaşarak Salihli ve çevresine tur düzenleyeceklerini belirttiler. Tüm bu çalışmaların ardından  İstanbul Avrupa yakasındaki tur Acentalarını da ziyaret ettik"dedi.

Hotel Lidya Sardes Müdürü Alper Uzan ise:
" Mustafa Hocamız ile yaptığımız bilgilendirme gezisi Salihli tanıtımı ve bizim açımızdan çok başarılı geçti. Birlikte ziyaret ettiğimiz Seyahat Acenta yetkililerine ben otelimiz hakkında bilgilendirme yaparken Mustafa Hoca da Salihli ve çevresinin Tarih,kültür,doğa,termal ve inanç turizmi açısından önemini anlatarak Salihli'nin kendine özgü bir turizm destinasyonu olduğunu anlattı. Ziyaret ettiğimiz hemen tüm tur yetkilileri etkilenerek bizlerden Salihli ve çevresine ait tur seçenekleri sunacak programlar hazırlayıp göndermemizi istediler.Gerekli programlarımızı gönderdikten sonra önümüzdeki günlerde Salihli'ye geniş çaplı turların başlayacağını umuyorum. Bundan sonra benzer çalışmalarımızı  İstanbul Anadolu yakası ve İzmir ile diğer illerde de sürdüreceğiz" dedi.

10 Kasım 2012 Cumartesi

ATATÜRK 131 YAŞINDA


                                                                                          l
            Ulu Önder Atatürk’ü aramızdan bedenen ayrılışının 74. yıldönümünde yine anıyoruz. Türk Ulusu Atatürk’ünü hiç unutmadı. O’nu hep gönlünde yaşattı. Özellikle  Atatürk’ten sonra dünyada ve ülkemizde yaşanan siyasi, kültürel,  ekonomik ve sosyal gelişmeler Atatürk’ün öngördüğü şekilde gelişti. Bunlar Atatürk’ün değişik ortam ve şartlarda üzerinde önemle durulması gereken uyarı ve direktifler olarak tarihe geçti.
            Atatürk,  ilerici, Türk Ulusunu çağdaş medeniyet düzeyine ulaştırmak ve hatta bunu da aşarak en önde olmayı hedefleyen, kazandığı askeri başarılardan sonra da büyük bir devlet ve siyaset adamı olarak dünya ve Türk tarihinde hak ettiği yeri aldı. Yaptığı devrimlerle hantal, tutucu, hasta zihniyet ve düşüncenin pabucunu dama atarak Türkiye Cumhuriyetini medeni uluslarla yarışacak duruma getirmek gayreti içinde oldu.  O’nu Türk Ulusu işte bu yüzden yaşatıyor, hayranlık ve minnetle hep yâd ediyor. Bedenen aramızdan ayrılan Atamızı ruhen, fikren, ideoloji olarak gönlümüzde yaşatıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça Atatürk manen ölmeyecektir. Atatürk’ü yaşamında görenler birer ikişer maddi dünyalarından ayrıldı, ayrılıyorlar. Atatürk’ü görmeye biz de erişemedik. Ancak; O’nun çok güzel sözlerinden birisi olan, “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir’ deyişi çok anlamlıdır...  
            Atatürkçülük herkesin kendi düşünce veya dar görüşlerine göre yorumlayacağı ideoloji değildir. Atatürkçü yazar, her zaman rahmetle andığımız değerli insan, merhum Uğur Mumcu bundan tam 41 yıl önce 1971 yılı 10 Kasımında yayınlanan gazete yazısında Atatürk ve Atatürkçülüğü bakın nasıl tanımlıyor:  
            “ATATÜRKÇÜLÜK   (KEMALİZM); Türk Milleti'nin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla temel esasları yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun temel müesseselerine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere uymaktır.
             ATATÜRKÇÜLÜK; emperyalizmin düşmanıdır, anti - emperyalisttir. Tam bağımsız Türkiye'den yanadır. Özgürlükçüdür. İnsan Hakları savunucusudur. Her türlü terörün karşısındadır. Yobazların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıdır...
            ATATÜRKÇÜLÜK; yirminci yüzyılın yüz akı, ulusal direnişlerin temelindeki "tam bağımsızlık" harcıdır.
            ATATÜRKÇÜLÜK; ulusal bağımsızlık demektir, ulusal kurtuluş demektir, anti-emperyalist bilinç demektir!
            ATATÜRKÇÜLÜK; aşırı sağa ve aşırı sola ödün vermeyen, kişi haysiyet ve onuruna inanan, ulusal, akılcı ve insancıl bir görüştür.
          ATATÜRKÇÜLÜK; Atatürk'ü bütün yönleriyle ve eserleriyle tanımak, sevmek, benimsemek, tanıtmaya ve sevdirmeye çalışmaktır. Başka bir ifadeyle Atatürk'ün ideolojisini, ülkü ve eserlerini eksiksiz öğrenip tam olarak gerçekleştirmek, yüceltmek ve aynı yoldan Türk Ulusu'nu Çağdaş Uygarlık Düzeyine ulaştırmak için bütün gücümüzle çalışmaktır, diyebiliriz.
          ATATÜRKÇÜLÜK; siyasi bir öğreti değil, bir dünya görüşüdür. Türkiye'nin ve Türk Ulusu'nun gerçeklerine, gereksinimlerine ve yeteneklerine en uygun gelen, denenmiş başarılı sonuçları alınan bir öğretidir.
         ATATÜRKÇÜLÜK; herhangi bir yabancı siyasal akım ya da ideoloji ile açıklanamaz. Atatürkçülük, Türk halkının ve Türk yurdunun tabiatından, tarihinden doğmuştur.
        ATATÜRKÇÜLÜK; Türkiye'nin gerçeklerinden doğmuş bir düşünce sistemidir. Türk Milleti'nin iradesiyle oluşmuş, tarihi bir gelişmenin ürünüdür. Atatürkçülük, her şeyden önce millete haklarını tanıma ve tanıtmadır; millet egemenliğinin ifadesidir. Atatürkçülük bir kurtuluştur, milletçe bağımsızlığa kavuşmadır. Atatürkçülük, modern bir toplum hayatı yaşama demektir.
        ATATÜRKÇÜLÜK; "halkçılık", "laiklik", "cumhuriyetçilik", "devrimcilik", "devletçilik" ve "milliyetçilik" olmanın ötesinde, değişen nesnel koşullar karşısında, bu ilkeler çerçevesinde sürekli tutumlar takınmaktır. Atatürkçülük, kesinlikle salt ileriye açık bir ideolojidir. Atatürkçülüğü yorumlarken bazı farklı noktalara varılabilmesi olasıdır. Ancak Atatürkçülük de olmayan şey; "tutuculuk" ve "statükoculuk" tur. Atatürk'ün düşünceleri nesilden nesle aktarılacak bir put değil; yönlendirici bir dünya görüşü ve dünyanın dinamik bir yorumudur”...
             Cumhuriyetimizin kurucusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sadece 10 Kasım günlerinde anmakla kalmayıp, O’nun ilke ve devrimlerinden daima yararlanarak Ulusumuzun daha ileri çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmasında azami dikkat ve gayreti göstermenin sorumluluğunu taşıyoruz.    
             Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Cumhuriyetimizi kurma ve yaşatmada büyük çaba harcayan tüm kahramanları minnet ve şükranla anıyor, manevi huzurlarında saygı ile eğiliyorum. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! NE MUTLU ATATÜRK VE İLKELERİNE İNANANLARA…   
 
   
                     Daima kalbimizdesin Yüce Atatürk !