24 Eylül 2014 Çarşamba

Adala, çok eski kültürlere ev sahipliği yaptı



23 Eylül 2014, Salı

Manisa'nın Büyükşehir olması nedeniyle 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerin ardından Salihli'nin Mahallesi olan ve yapılan araştırmalar sonucu ismini Bergama Kralı Atallos'tan aldığı tespit edilen Adala'nın çok eski kültürlere ev sahipliği yaptığı belirtildi. Salihli Turizm Derneği Başkanı Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar Adala'nın MÖ 200'lü yıllardan Bin 800'lü yıllara kadar geçen süreçte önemli yerleşim birimlerinden biri olduğunu söyledi.

Manisa’nın Büyükşehir olması ile 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerin ardından Salihli’nin Mahallesi olan ve yapılan araştırmalar sonucu ismini Bergama Kralı Atallos’tan aldığı tespit edilen Adala’nın çok eski kültürlere ev sahipliği yaptığı belirtildi.


“ADALA MÖ 200’LÜ YILLARDAN BİN 800’LÜ YILLARA KADAR GEÇEN SÜREÇTE ÖNEMLİ YERLEŞİM BİRİMİ OLDU”
Adala’nın MÖ 200’lü yıllardan Bin 800’lü yıllara kadar geçen süreçte önemli yerleşim birimlerinden biri olduğunu belirten Salihli Turizm Derneği Başkanı Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar, “Kanyon kenarında yer alan temel kalıntılarından orada bir kalenin olduğunu biliyoruz. Kula-Salihli arası tespit edilebildiği kadarı ile büyük ve küçük olmak üzere 80 tane yanardağ krateri var. Bu yanar dağlarların 13 bin yıl önce söndüğü  jeologlar tarafından yapılan araştırmalarda ortaya çıktı. Bugün bu volkanik alanın altında çok eski kültürlerin yaşadığını biliyoruz. Bunun en büyük kanıtı ise 26 Bin yıllık ayak izleri” dedi.


“KIZ KÖPRÜSÜNÜ SADECE TARİHİ ESER OLARAK KULLANABİLİYORUZ”
Gediz Nehri’nin (Hermos) eski yatağı üzerinde bulunan ve kız köprüsü olarak bilinen köprünün çok tanınan köprüler arasında yer aldığını belirten Salihli Turizm Derneği Başkanı Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar, “ Kız Köprüsü olarak bilinen bu köprünün Bin 500’lü yıllara ait olan ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığını tahmin ediyoruz. Kitabesi olmadığı için yapının durumuna göre tahmin yürütebiliyoruz. Kitabesi olmamasına rağmen çok tanınan köprüler arasında yerini alan kız Köprüsü, 1955 ve 1960’lı yıllara kadar çevre köylerin ulaşımını sağlıyordu. Demir köprü Barajı yapılıp, yeni yol açıldıktan sonra bu köprünün hiçbir işlevi kalmadı. Kız Köprüsü gibi Roma ve Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma en az 10 tane köprü ayakta kalmayı başarmış. Tali yolda olan bu köprülerin günümüz koşullarında da kullanımları mümkün iken sadece tarihi eser olarak kullanabiliyoruz” dedi.


“HIZIR PAŞA CAMİSİ’NDEKİ KİTABE NASUH AĞA TARAFINDAN YAPTIRILAN KÖPRÜYE AİT”
Adala Mahallesi’nde ibadete açık olan tarihi Hızır Paşa Camisi’ndeki kitabenin Nasuh Ağa tarafından yaptırılan köprüye ait olduğu yapılan araştırmalar sonucu kesinlik kazandığını belirten Salihli Turizm Derneği Başkanı Araştırmacı-Yazar Mustafa Uçar,”İbadete açık olan tarihi Hızır Paşa Camisi’ndeki kitabe, Adala ve Sart havalesinde Haran-ı Hümayun ağalarından Nasuh Ağa tarafından Gediz Nehri üzerine inşa ettirilen köprüye ait. Hızır Paşa Camisi’nden çok önce inşa ettirilen bu köprü bugün maalesef yok”dedi.




31 Ağustos 2014 Pazar

5-7 EYLÜLDE SALİHLİ'DE OLACAKLAR




BÜYÜK TAARRUZUN YİLDÖNÜMÜNDE TURIST REHBERLERI BIRLIĞI BISIKLET TURU YAPİYOR. BÜYÜK TAARRUZ TARIH VE DOĞA BISIKLET TURU OLARAK ADLANDİRİLAN ETKINLIK ON BEŞ GÜN SÜRECEK. ETKINLIKLE AMAÇLANAN; DEDELERIMIZIN ÇEKTIĞI SİKİNTİLARİ ANLAMAK,  ŞEHITLERIMIZI ANMAK VE KURTULUŞ KUTLAMALARİNİN COŞKUSUNU YERINDE YAŞAMAK.

 Büyük Taarruzun yıldönümünde Turist Rehberleri Birliği bisiklet turu yapıyor. Büyük Taarruz Tarih ve Doğa Bisiklet Turu olarak adlandırılan etkinlik on beş gün sürecek.
Bisiklet turu 26 Ağustos’ta Afyon’dan başladı, 9 Eylül’de İzmir Konak Meydanında sona erecek.
               Etkinlik Büyük Taarruzda komutanlık yapmış İzzettin Çalışlar’ın günlük raporları dikkate alınarak, 1. Ordunun takip ettiği yol güzergâhı takip edecek şekilde hazırlandı. Bu güzergaha göre bisikletçiler 5-7 Eylül günleri Salihli’de olacaklar ve kentimizde kalacakları süre içersinde Salihli Turizm Derneği SATURDER rehberlik hizmeti verirken Kaymakamlık ve Belediyemiz konaklama, iaşe ve güvenlik konusunda yardımcı olacaklar.

Turun sözcüsü Osman Kutlu, Güzergâh, savaş zamanında ordumuz hangi gün ve saatte nerede olmuşsa, aynı gün ve saatlerde orada olunacak şekilde düzenlenmiştir. Amaç, o günlerin havasını soluyabilmek, heyecanını yaşayabilmektir. İzzettin Çalışlar'ın Komutanı olduğu 1.Kolordunun günlük raporları dikkate alınarak hazırlanmıştır. 
Güzergâh boyunca, unutulmuş hikâyelerin, bilinmeyen, anlatılmayan olayların olduğu yerlerden geçilecek, sahip çıkılmayan şehitlik ve şehit mezarlarına uğranılacaktır. Yaşanılan acıların, çekilen sıkıntıların sonraki nesiller tarafından unutulduğu toplumlar, aynı süreçleri yaşamaya mecbur olurlar. Böyle toplumların tarihleri hep TEKERRÜR eder.  
Organizasyon 15 günde 14 etap olacak şekilde düzenlenmiş olup yaklaşık 880 km sürecektir. 30 Ağustos günü Zafer Bayramı Kutlaması ve dinlenme günü olacaktır. 
Organizasyon süresince Atatürk, Türk Bayrağı, İstiklâl Madalyası ve o günlerdeki kahramanlara ait simgeler haricinde hiç bir siyasi, etnik, politik simge, rozet, bayrak veya flama taşınmasına izin verilmeyecektir. Sadece sponsorlara veya destekçilerimize ait olanlar kullanılabilir. Açıklamasını yaptı.
     Etaplar:
     1. Kocatepe Etabı : Kocatepe - Büyük Kalecik - Kışlacık - Afyon (Kurtuluş Caddesi-Birlik Caddesi-Atatürk Bulvarı) - Erkmen - Çakırköy - Boyalı - Gezler - Kayadibi - Tınaztepe - Afyon/Denizli Yolu - Etap Sonu - Yaklaşık 69 km
     2. Çiğiltepe Etabı : Kılıçarsalan - Reşat Çiğiltepe Şehitliği - Kılıçarslan - Akören - Garipçe - Saraycık - Küçükhüyük - Bulca - Balmahmut - Ayvalı - Akdeğirmen - Afyon/Uşak Yolu - Sinanpaşa - Yaklaşık 70 km
     3. Yıldırım Kemal Etabı : Sinanpaşa - Kırka - Tokuşlar - Kınık - Tazlar - Güney - Çalışlar - Afyon/Uşak Yolu - Düzağaç - Akçaşar - Yıldırım Kemal - Yaklaşık 56 km
     4. Zafertepeçalköy Etabı : Yıldırım Kemal - Selkisaray - Kızılca - Küçük Aslıhanlar - Büyük Aslıhanlar - Ağaç - Allıören - Mecidiye - Yayla - Hamur - Zafertepeçalköy - Zafertepe - Yaklaşık 63 km
     5. Gazi Kovan Etabı : Zafertepeçalköy - Küçük Aslıhanlar - Dumlupınar - Büyük Oturak - Halaçlar - Dümenler - Alaba - Hatipler - Afyon/Uşak yolu - Kaplangı - Hasanköy - Bağkonak - Banaz - Yaklaşık 73 km
     6. Uşak Etabı : Banaz - Banaz Köyü - Yeşilyurt - Kayaardı - Çamsu - Ayrancı (Cumburt) - Baltalı - Çamyuva (Minkript) - Karacahisar - Bozköy - Mesudiye - Göğem - Afyon/Uşak yolu - Uşak - Yaklaşık 68 km
     7. Ulubey Etabı : Uşak - Bölme - Yeşildere - Akkeçili - Omurca - Demirören - Bekdemir - Dutluca - Köseler - Ulubey Kanyonları - Ulubey - Yaklaşık 57 km
     8. Takmak Etabı : Ulubey - İnay - Kışla - Küçükilyaslı - Karacaömerli - Güzelköy - Akçaköy - Düzköy - Aydınlı - Gökçukur - İsalar - Alibeyli - Doğular - Taşköy - Bozlar -Dumanlar - Takmak - Yaklaşık 67 km
     9. Yabaayak Etabı : Takmak - Dereköy - Hacıbekirli - Saraycık - Müdürlü - Oymalı - Dervişli - Mollasüleymanlı - Aktaş - Ortaköy - Kalınharman - Körez - Kula - Yaklaşık 60 km
     10. Salihli Etabı : Kula - İzmir/Uşak Yolu - Kula/Eşme Yolu - Şeritli - Balıbey - Serinyayla - Killik - Ilgın - Alaşehir - Akkeçili - Gürsu - Salihli/Denizli Yolu - İzmir/Uşak Yolu - Salihli - Yaklaşık 81 km
     11. Adala Etabı : Salihli - Taytan - Adala - Poyrazdamları - Kemerdamları - Marmara Gölü - Pazarköy - Çökelek - Karapınar - Salihli - Yaklaşık 68 km
     12. Sardes Etabı : Salihli - Sart - Kapancı - Hasalan - Çayköy - Karayahşi - Kral Mezarları - Kendirlik - Dibekdere - Ataköy - Ahmetli - İzmir/Uşak Yolu - Akçapınar - Derbent - Avşar - Turgutlu - Yaklaşık 68 km
     13. Kemalpaşa/Belkahve Etabı :
          1. GRUP : Turgutlu - Turgutlu/Manisa Yolu - Aşağıçobanisa - Karaoğlanlı - Sancaklıbozköy - Sancaklıiğdecik - Çambel - Akalan - Sütçüler - Ulucak İstiklâl - Ulucak Atatürk - Belkahve - Yaklaşık 55 km
          2.GRUP : Turgutlu - Halilbeyli - Sarılar - Kazımpaşa - Yiğitler - Ören Cumhuriyet - Armutlu İstiklâl - Örnekköy - Kemalpaşa - Ulucak Atatürk - Belkahve - Yaklaşık 44 km
     14. İzmir Etabı : Kemalpaşa - Ulucak Atatürk - Belkahve - İzmir/Ankara Asfaltından sola Kemalpaşa Caddesine - Otogardan sağa Kâmil Tunca Bulvarına - Halkapınar Şehitliği - 9 Eylül Meydanı (Fuar Meydanı) - Gazi Bulvarı - Konak Hükümet Meydanı - Yaklaşık 29 km
Görüntüiü haber için lütfen www.salihliajans.web.tv adresini ziyaret ediniz.

29 Ağustos 2014 Cuma

CAMİNİN ADI HAMİDİYE Mİ KARAMAN MI?


Salihli ilçe merkezinde bulunan ve halk tarafından “Karaman Camii” olarak bilinen caminin giriş kapısı üzerinde bulunan tabelasında ismi “Hamidiye Camii” olarak değiştirildi.
Bazı kişiler bu değişikliğin nedenini tartışır duruma geldiler. Bu yazımızda konuyla ilgili tarihi gerçekleri ortaya koyarak, cami hakkında bilgilendirme yapmayı uygun gördük.
1900 Yılında Hamidiye Camii
Minare Kaidesi
Efendim, gerçekte halkın Karaman Camii olarak bildikleri ibadethanenin orijinal adı Hamidiye Camiidir. Cumhuriyetten sonra Salihlimizin bazı yer ve mahallelerini adı değişmiştir. Hem Hamidiye Mahallesinde1 oluşu hem de Sultan Abdül Hamid Han döneminde yapılmasından dolayı bu ismi almıştır.
Günümüz Hamidiye Camii
Caminin yapım fikri, çarşı, Hükümet binası vb. yerlerin kısacası şehir merkezinin bu mıntıkaya kayması ve Burhaniye (Kocaçeşme) Camisinin uzak olmasından doğdu. Halkın bu isteğine o yıllarda kentimize Kaymakam olarak atanan Osman Nuri Bey de öncülük etmiş, 1890 yılında temeli atılarak 1897 yılında tamamlanmıştır. Cami tamamen halkın maddi katkıları ile yapılmıştır. Hatta minaresindeki kitabede “ H-1313 (M-1897) senesi Poyraz Karyesinden El-Hac Ali Ağa bu minareyi yaptırdı” yazmaktadır ki bizi teyit eder.
Caminin yapımı sırasında Kaymakam Osman Nuri Bey, Padişaha dilekçe yazarak “halk kendi cebinden yaptırdığı bu camiye eğer izin verilirse Sultan Hamid’in adının verilmesini istediğini” bildirir. Padişah isminin böyle kutsal bir mekâna konulmasından memnundur gerekli izni verir ve ayrıca Kaymakamı Hamidiye nişanı ve maaşla ödüllendirir.
Hamidiye Cami ilk yıllarda hem ibadethane hem de Medrese (Okul) olarak kullanılmıştır. Okulun ilk Müderrisi (Öğretmeni) Müftü Mehmet Latif Efendidir. Medrese günümüz Bağlarbaşı Sokak üzerinde, caminin batı tarafında yer alıyordu.




Caminin giriş kapısı üzerindeki Kitabede:
Osmanlıca okunuşu                                               Günümüzde Anlamı
Hüvel Halak el-baki                                                     Sonsuza kalan sadece Allah’tır
İmamül-müslimin, Sultan Hamid devr-i mesûdu     İslamın Başbuğu Sultan Hamid’in
                                                                                        Mutlu zamanında
Nice âsâr-ı umran terakki eyledi peyda                     Pek çok değerli eserler yaptırdı
Berây-i ezcümle, bu cami vücûdu lazım olmuş ki     Bu caminin yapımı da gerekmiş ki
Yapıldı sayesinde tarz-ı hûb üzre nazarı pîra           Güzel bir şekilde yapıldı sayesinde
Muvaffak oldu sa’i ehl-i hayratla te’sise                  Hayır sahiplerinin gayretleri ile başarıldı
Cenab-ı Mir-i Osman aferin ba aferin bada.           Osman Beyin hizmetine de teşekkürler.
Salât-i hamse ba felağ eda eyledikçe Müminler       Beş vakit ezan ile dua ettikçe inananlar
İde sa’i-i meşkûr ehl-i hayrûn haliki yekta.             Bu hayrata düşman olanlar yok olsun 
Dedi tevhîd ile tarih ve menba inciya hatif              dedi inanç ile tarih ve haberleyenler
Nehub oldu Hamidiye, mübarek eylesin Mevla.      Ne güzel oldu Hamidiye Tanrı kutsasın.

Ne yazık ki Hamidiye cami iki kez yangın atlattı. İlkinde hemen müdahale ile içindeki bazı halı ve benzeri eşyaların yanması ile kurtuldu. Ancak Kurtuluş Savaşı sonunda kaçan Yunan askerlerinin şehirde çıkardığı büyük yangında önemli ölçüde hasar gördü.  

Yangın Sonu Hamidiye Camii
Çatısı o güne kadar kubbeli ve özgün yapısı içindeydi, yangın öylesine büyüktü ki kubbeli çatısı çöktü. Günümüzdeki kiremit çatı kurtuluş savaşının o yokluk günlerinde yapıldı ve öylece kaldı.
     Hemen karşısında iki katlı Hükümet binası yer alıyordu, savaştan sonra burası Karaman hanı, kahvesi, çarşısı olarak anıldı. İşte o yıllarda halk arasında “Karamanın oradaki cami, Karamanın Cami” derken caminin adı Karaman Cami olarak anılmaya başladı. Günümüzde tekrar gerçek adına kavuştu. Ama halk Hamidiye ismine çabuk alışır mı?
Kim bilir? Bekleyip göreceğiz.

1 Salihli’nin diğer üç mahallesi Reşadiye, Sultaniye ve Cami-i Atikdir

13 Mayıs 2014 Salı

Uçar, TBMM'de Yurttaş'ı ziyaret etti


Salihli Turizm Derneği Başkanı (SATURDER) Mustafa Uçar Mecliste AK Parti Manisa Milletvekili Dr. Muzaffer Yurttaş'ı ziyaret etti. Salihli'nin turizm potansiyeli ve yapılacak olan çalışmalar hakkında bilgi alışverişinde bulundular.


 

   Yurttaş Manisa ve Salihli ve diğer ilçelerin büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğunu ve bunu değerlendireceklerini söyledi. Yurttaş “Salihli, paranın icad edildiği kent Sardes'e sahip.   Artemis Tapınağı gibi Roma döneminin görkemli yapısı Gymnasium gibi güzelliklere sahip, Bintepeler gibi Tümülüs ve Kral mezarlarına, 26 bin yıllık ayak izlerine sahip, hem tarih hem kültür, hem doğa  hem de inanç turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. UNESCO Sardes Gimnasyum ve Bintepeler Kral Mezarlarını Geçici Miras Listesine dahil etmiştir. Bu eserleri  daha iyi tanıtmak istiyoruz. SATURDER gibi derneklerimiz ve kültür müdürlüğümüz ile birlikte çalışmalarımızı sürdüreceğiz.Sayın Uçar'a hem ziyaretleri hem de bilgilendirmeleri konusunda teşekkür ederim” Dedi.


SATURDER Başkanı Mustafa Uçar bilgi ve tecrübelerini bu sahada değerlendirmek istediğini belirtti. Salihli'nin turizm potansiyelini arttıracağını düşündüğü bazı projelerinden kısaca söz etti.Uçar kendi eseri olan "Paranın Doğduğu Kent Sardes" kitabını Yurttaş'a hediye etti.

25 Nisan 2014 Cuma

BİR TABANCANIN 92 YILLIK ÖYKÜSÜ



 Değerli okurlarım, birkaç hafta önce Facebook sayfama koyduğum iki fotoğrafta bir tabancayı takdim etmiştim. Öyküsünü de yazacağımı söylemiştim. Bu sözümü tutuyor ilgili öyküyü sizlerle paylaşıyorum:


Kurtuluş savaşının son günleri yaşanıyordu. Başkomutanlık ve 1. Ordu Karargâhları Alaşehir’de bulunuyordu ama Eskişehir, Kütahya, Simav üzerinden hareket halindeki 2. Ordu ve Komutanı Yakup Şevki Paşa çok gerilerde kalmıştı. Oysa İzmir’e giriş planı bu iki ordunun birlikteliği üzerine düşünülüyordu. Bu bölümü, Altınnokta Yayınevince 2011 yılında yayınlanan “Mustafa Kemal’in Mucize Ordusu” isimli romanımdan okuyalım:

2.Ordu Komutanı Yakup Şevki (Sübaşı) Paşa

“1. Ordu tüm birlikleriyle hemen hedeflerinin arkasında takibe devam ediyordu, ancak 2. Ordu hâlâ hedeflerinin gerisindeydi. Hızlarını arttırmaları, iki ordunun bir an önce bir araya gelebilmeleri için “ 6 Eylül 1922 günü Adala’da olması” emrini almışlardı.
Yolların bozuk, arazinin sarp ve ormanlık olması, üstelik haberleşme zorluğu çekilmesinden dolayı hedeflerine zamanında ulaşamamak, 2. Ordu Komutanı’nın sinirlerini iyice germişti.
Batı Cephesinin verdiği son emre şu yanıtı veriyordu;
“Karargâhım için cephe emrinde hedefler gösterilmiştir. 6 Eylül akşamı Adala’da bulunmak emir buyrulmuş, bu gece Yenişehir’e yetişmek mümkün olmadı, karargâhım 30 Km. geride yürüyüştedir.
17. Tümen karargâhına yalnız Kurmay Başkanı ile ben geldim. Benzin bitti, hayvanlarımız geride. Uşak’tan benzin istedik. Benzini ve binek hayvanlarımızı beklemek zorundayız.
Birkaç günden beri 2. Ordu müdahalelerinize hedef olmaktadır. Bu defa da Ordu Komutanı’nın, ileri birliklerden kilometrelerce ileri gitmesinin istenmesine hiçbir anlam veremedim.
Aslında 2. Ordu’nun ‘ordu’ denecek bir kuvveti kalmadığından Komutan ve karargahı ile bu kadar oynamaya sebep ve anlam yoktur. 2. Ordu Karargâhı’nın lağvını ve benim bir er gibi orduda istihdamımı aracılığınızla, Başkomutan Paşa Hazretlerinden rica ederim.”
Alaşehir’de karargâhta bu yazıyı alan İsmet Paşa, hemen Mustafa Kemal ve Fevzi Paşalara okudu. Birlikte Yakup Şevki Paşa’yı kırmayacak ama şevke getirecek bir yazıyla cevapladılar.
Bu yazı da özetle şöyleydi:
“Ordu karargâhının emredilen yere vasıtasızlıktan varamadığı anlaşılıyor. 2.Ordu, 1.Ordu’dan en az 40 Km. geridedir. Birliklerin bu arayı kapatması yüksek irade ve azminizden beklenir.
Haberleşmenin yetersizliği, yolların bozuk oluşu yüzünden, sizinle bağlantı kurmak için mümkün olduğu kadar önlerde bulunmanız gerekiyor. İleride yığılan Kolorduların yeni bir paylaşımı olasılığı hesaba katılmıştır. Zorunlu olarak en öndeki Tümende bulunmanız yeterlidir.
Düşman, İzmir’de topladığı birliklerle savunmaya karar verirse, iki ordu ile aralıksız hücum etmek kararındayız.”


Romandan da öğrendiğimiz üzere, 6 Eylül 1922 günü akşamüzeri Salihli’ye ulaşan Mustafa Kemal ve Başkomutanlık Karargâhı, 2. Ordu Komutanı, Yakup Şevki Paşa’yı beklemeye başlamışlardı.
Yakup Şevki Paşa mesajında bahsettiği gibi Borlu yakınlarında otomobili için benzin bekliyordu. Neyse ki bölgede “Demirci Akıncıları” adı verilen Kuvayı Milliye mensupları vardı. İşte onlardan biri Borlu’lu Nasuh (Şeyhoğlu) ağa süvari arkadaşları ile Paşanın beklediği benzin bidonlarını Uşak’tan alarak kendisine yetiştirmişlerdi. Üstelik Paşayı Borlu’daki evinde misafir etmişti. Yakup Şevki Paşa da ertesi gün yani 7 Eylül 1922 günü, Mustafa Kemal ve beraberindeki Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü ile Salihli’nin  Adala Beldesindeki evde buluşarak 3 saatlik bir görüşme yapmışlardı.
Yoluna devam etmesini sağlayacak benzini kendisine ulaştıran Nasuh Ağayı ödüllendirmek için Yakup Şevki Paşa belindeki tabancayı çıkarıp verdi. Önce teşekkür ederek hediyeyi almak istemeyen Nasuh Ağa, ısrara dayanamayıp bu özel silahı Yakup Şevki Paşadan aldı.
İşte öykümüze konu olan bu silah, 1915 yapımı, 7.65 çaplı, normalde 11 mermi alan ama şarjörlüğüne tarak takıldığında mermi sayısı artan Alman yapımı bir tabancadır.
Bugün anılan tabanca, Salihli’de Avukatlık yapan Nasuh Ağanın torunu Ergün Yılmaz’ın üzerine kayıtlıdır.  
Bu arada küçük bir not düşelim Yakup Şevki Paşanın soyadı SÜbaşıdır. eski Türkçede ASKER demektir. Kısacası soyadı Askerbaşıdır,Subaşı değil... 


Bu habere Ulusal basın da ilgi gösterdi ve haberi şöyle yayınladılar:
“Kurtuluş Savaşı'nda hediye edilen silahı nesillerdir saklıyorlar
Salihli'de avukatlık yapan Ergun Yılmaz, "Kurtuluş Savaşı'nda 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa'nın aracına benzin getirdiği" için büyük dedesine verildiğini bildirdiği Alman yapımı tabanca ile dürbünü hatıra olarak nesillerdir saklıyor.
Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada büyük dedesi Nasuh Ağa'ya "Kurtuluş Savaşı" yıllarından hatıra olarak verilen silah ve dürbünü, aile yadigarı olarak 92 yıldır nesillerdir sakladıklarını bildirdi.
Yılmaz, ailesinin büyük dedesinden edindiği bilgiye göre, Kurtuluş Savaşı döneminde Mustafa Kemal liderliğinde orduların İzmir yönüne ilerleyiş planlarını yürütüldüğü Başkomutanlık Karargahı'na giden 2. Ordunun araç benzini Borlu mevkisinde bittiğini, bölgede Kuvai Milliyeci olarak faaliyet yürüten Nasuh Ağa'nın (Şeyhoğlu) da karargaha ulaşılabilmesi için ihtiyaç duyulan yakıtı temin etmek için Uşak'a gittiğini anlattı. Büyük dedesi Nasuh Ağa'nın, yanındaki silah arkadaşlarıyla Uşak'tan yakıtı temin edip döndüğünü ve Yakup Şevki Paşa'nın karargaha yola çıkmasını sağladığını bildiren Yılmaz, paşanın bunun üzerine dedesine '1915 yılı Alman yapımı tabancasını' ve 'dürbününü' hediye ettiğini söyledi.



Bu silah ve dürbünün ailesine büyük dedesi Nasuh Şeyhoğlu'ndan emanet kaldığını olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bu silahın öyküsü bazı tarih kitaplarında da yer aldı. Dedem 1882 doğumlu, 1938 de vefat etmiş. Bize emanet ettiği silahı nesilden nesile taşıyoruz. Silahın işlemeleri çok güzel, yaklaşık 100 yıllık tek ve otomatik atış yapabiliyor. Silahı, aile yadigarı olarak nesillerce saklanmasını hedefliyoruz" diye konuştu.
- Silahın duygusal öyküsü var
Salihli Turizm Derneği Başkanı Mustafa Uçar ise silahın öyküsünü "Mustafa Kemal'in Mucize Ordusu" adlı kitabında yazdığını, tarihi olmasının yanı sıra oldukça duygusal bir öyküsünün bulunduğunu vurguladı.
Uçar, silahın hikayesini şöyle anlattı:
"O günlerde Mustafa Kemal Atatürk yani Başkumandanlık karargahı Alaşehir'e ulaşmıştı. Ancak 2. Ordu hala cephe gerisinde bulunuyordu. Amaç ise her iki ordunun 2 ayrı koldan İzmir'e girmesiydi. Mustafa Kemal, Alaşehir'de 2. Ordu komutanı Yakup Şevki Subaşı Paşa'ya telgraf çekip, 2 ordunun birleşmesi için acele edilmesi isteniyor. Yakup Şevki Subaşı Paşa da Mustafa Kemal Atatürk'e cevap niteliğinde bir telgraf göndererek, harita üzerinde gösterilen yolların olmadığını, dağlık ve engebeli arazilerden güçlükle ilerleyebildiklerini söylüyor. Yakup Şevki Subaşı Paşa ayrıca Borlu yakınlarında benzinlerinin tükendiğini, Uşak'tan benzin gelmesini beklediklerini iletiyor. Bölgede 'Demirci Akıncıları' adı verilen Kuvayı Milliye mensupları vardı. İşte onlardan biri Borlu'lu Nasuh (Şeyhoğlu) Ağa süvari arkadaşları ile benzin bidonlarını Uşak'tan alarak kendisine yetiştirmişlerdi. Yoluna devam etmesini sağlayacak benzini kendisine ulaştıran Nasuh Ağayı ödüllendirmek için Yakup Şevki Paşa belindeki tabancayı çıkarıp verdi. Önce teşekkür ederek hediyeyi almak istemeyen Nasuh Ağa, ısrara dayanamayıp bu özel silahı aldı."
    Mustafa Uçar
Araştırmacı Yazar




19 Mart 2014 Çarşamba

45 Yürek Salihli İçin Atıyor





       Salihli Merkez Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni Ömer EBEPERİ'nin yönetmenliğinde yürütülen bu çalışmada toplam 45 kişi görev almıştır. 
      Değerler Eğitimi projesi kapsamında Salihli ilçesindeki Orta öğretim kurumlarında eğitimine devam eden öğrenciler, Salihli'nin doğal ve kültürel güzelliklerini "Kırmızı Buğday Ayrılmıyor Sezinden" adlı türkü ile tanıtmışlardır.




                                       Salihli'nin internetteki Televizyonu

                      www.salihliajans.web.tv

                           İzlediniz mi? 
   

18 Mart 2014 Salı

GÖKÇEADA ÖĞRETMEN OKULU SALİHLİ MEZUNLARI YEMEKTE BULUŞTU




       İl kez 16 Mart 1848 tarihinde Darulmuallim Mektebi adıyla eğitim öğretime başlayan Öğretmen Okullarının 166. Kuruluş Yıl Dönümü münasebetiyle Salihli'de yaşayan, Gökçeada Öğretmen Okulu’nun eski mezunları, Suat Aydın ve Cevat Uslu’nun önderliğinde,  öğretmenleri Osman Aydın'ın katılımı ile yemekte bir araya geldiler.
      Mezuniyetlerinden sonra birbirleri ile irtibatı kesilen eski arkadaşlar 40 yıl sonra buluştular. Heyecanlı buluşmalar, anıları canlandırdı. Yemekte kısa bir konuşma yapan Fen Bilgisi öğretmeni Osman Aydın öğretmenlik mesleğinin önemine vurgu yaparak “  Dünyanın en önemli unsuru öğretmenlerdir. Sizler kutsal görevlerinizi başarı ile tamamladınız, öğretmeniniz olarak sizlerle gurur duyuyorum" dedi. 

       Gece yarısına kadar süren yemekte zamanın akışı yetersiz kalınca eski dostlar Bir sonraki buluşmayı en kısa sürede yapma kararı aldılar.